ORTADOĞU TIP DERGİSİ - ORTADOGU MEDICAL JOURNAL
The effects of urinary incontinence subtypes on quality of life: does it matter urinary incontinence subtype on doctor consultation
Üriner inkontinans alt tiplerinin yaşam kalitesi üzerine etkileri: doktora başvurmada üriner inkontinans alt tipinin önemi var mı?

Bora İrer 1, Volkan Şen 2 * , Ömer Demir 2, Ozan Bozkurt 2, Adil Esen 2

Ortadogu Tıp Derg, Volume 10, Issue 1, pp. 8-12

https://doi.org/10.21601/ortadogutipdergisi.330654

OPEN ACCESS

Download Full Text (PDF)

Abstract

Aim: We wanted to evaluate the effect of incontinence subtypes on the quality of life scores of patients and the status of doctor consultation in patients with urinary incontinence.
Methods: The cohort consisted of all women who accepted to participate in the study on a weekend for International Women’s Day Campaign at Izmir International Fair were included. A questionnaire including socio-demographic characteristics, data regarding UI, risk factors of UI and the validated International Consultation on Incontinence Questionnaire-Short Form (ICIQ-SF) were filled by urologists with face-to-face interviews.
Women with cognitive disability impeding response to the questionnaire or those suffering from dementia and under the age 18 years old were excluded.  Urge and stress urinary incontinence was compared in terms of the quality of life scores and the status of doctor consultation.
Results: A total of 719 women were included and the prevalence of urinary incontinence was 50.3% in our study. SUI was the most common type of urinary incontinence with a rate of 34.8%.  MUI and UUI were detected in 50 (6.9%) and 62 (8.6%) women, respectively. There were no statistical differences between UUI and SUI in terms of ICQ-SF 4 question score (2.4±0.9 vs 2.3±0.9) and ICQ-SF total scores (8±3,9 vs 7,5±4) (p=0.085 and  p=0.590). Mean QoL (ICQ-SF 5) of UUI was worse than SUI (3,8±2,5 vs 3,3±2,4; p=0.042) and treatment seeking rates were higher in women with UUI compared to women with SUI (45.1% vs 24%; p<0.001).
Conclusions: Urinary incontinence is a highly prevalent health problem affecting almost half of the adult women with a rising prevalence with aging. Although the prevalence of stress urinary incontinence is higher than urge incontinence; urge incontinent patients tend to consult a doctor more than stress urinary incontinent patients because of worsen quality of life scores. 

Öz

Amaç: Üriner inkontinanslı hastalarda inkontinans alt tiplerinin hastaların yaşam kalitesi skorlarına ve doktora başvurma oranlarına etkilerini araştırma amaçlandı.
Yöntem: İzmir Enternasyonal Fuar’ında 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle yapılan etkinlikte anket doldurmayı kabul eden 18 yaş üzeri kadınlar çalışmamıza dahil edildi. Katılımcılara; sosyodemografik karakteristikler, üriner inkontinans farkındalığı, üriner inkontinansın ciddiyeti ve yaşam kalitesi üzerine etkisi, doktora başvuru oranları, üriner inkontinans olası risk faktörlerini ve valide edilmiş ICIQ-SF formunu da içeren anket yapıldı.  Sıkışma ve stres tip inkontinansın yaşam kaliteleri üzerine ve doktora başvuru oranları üzerine etkileri karşılaştırıldı. Bilinen kognitif bozukluğu olan ya da 18 yaşından küçük olan katılımcılar çalışmaya dahil edilmedi.
Bulgular: Toplam 719 kadın çalışmaya dahil edildi ve üriner inkontinans prevalansı %50,3 olarak hesaplandı. Stres üriner inkontinans %34,8 oranla (250 hasta) katılımcılarda en fazla saptanan üriner inkontinans alt tipi oldu. Sıkışma tipi üriner inkontinans ve karışık tip üriner inkontinans sırasıyla 50 (%6,9) ve 62 (%8,6) katılımcıda saptandı. Her ne kadar urge üriner inkontinans ve stres üriner inkontinanslı katılımcılar arasında semptomların ciddiyeti bakımından ICQ-SF 4 ve ICQ-SF total skorları arasında anlamlı farklılık saptanmasa da (2,4±0,9 vs 2,3±0,9, p=0,085; 8±3,9 vs 7,5±4,0 p=0,590); urge üriner inkontinanslı katılımcılarda stres üriner inkontinanslı katılımcılara göre ortalama QoL değerleri daha kötü (3,8±2,5 vs 3,3±2,4; p=0,042) ve tedavi amaçlı doktora başvuru oranları anlamlı olarak daha yüksek saptandı (%45,1 vs %24; p<0,001).
Sonuç:  Üriner inkontinans katılımcıların yaklaşık yarısını etkileyecek kadar yüksek prevalansa sahip önemli bir sağlık sorunudur. Çalışmamızda her ne kadar stres üriner inkontinans yüzdeleri daha fazla olarak saptansa da sıkışma tipi üriner inkontinans, hastaların yaşam kalitesini daha kötü olarak etkilediğinden doktora tedavi amaçlı başvuru oranları daha yüksek olarak saptanmıştır. Diğer taraftan bu kadar sık olarak saptanan stres üriner inkontinanslı hastaların doktora başvuru oranlarını ve hastalığın farkındalık oranlarını arttırabilmek amacıyla çalışmalar yapılması gerektiğini düşünmekteyiz.

References

Citation

The articles published in this journal are licensed under the CC-BY Creative Commons Attribution International License.